Korona Virüsü ve Kararlarımız

 

Korona Virüsü ve Kararlarımız

Tüm dünya olarak 2020 yılı oldukça zor başladı. Avustralya’da yangın, depremler, Suriye’de mülteciler, İdlib'de şehit olan canlarımız, çekirge istilası ve derken artık tüm dünyayı saran Korona virüsü...

Yaşadığımız tüm bu talihsiz olaylar, o konuyla ilgili bilgimizin ve farkındalığımızın artmasına sebep oluyor. Korona virüsü hakkında artan bilgi dağarcığımızda olduğu gibi. Daha önceden mikrop ve virüs arasındaki farkı bilmezken, şu an Sars, Mers ve COVID-19 arasındaki farkları bile bilir hale geldik. Virüsün kartonda kaç saat kalabileceğini, plastik bir yüzeyde ne kadar dayanabileceğini, damlacık yoluyla bulaşmanın ne demek olduğunu biliyoruz. Ellerimizi nasıl yıkamamız gerektiğini söylemiyorum bile. Bu süreçte birçok şey öğrendik ve öğrendiklerimizle hayatımızda dramatik değişiklikler yaptık. Evde kaldık, yakınlarımızla görüşmedik, hastalarımıza geçmiş olsuna, yeni doğan bebeklerimizi görmeye, annesi vefat eden komşumuza başsağlığına gidemedik. Uzaktan selamlaştık. İşimizden olduk, yaz planlarımız suya düştü, yurt dışı biletlerimiz iptal edildi, alışkanlıklarımız, rutinlerimiz ters yüz oldu...

Ve sadece bir kişinin değil, neredeyse tüm dünyanın...


Yaşamımızda dışsal olan bu değişimin öbür tarafında, yani içimizde neler değişti?

Endişeler, kaygılar, öfkeler, korkular, özlemler, can sıkıntıları ve gerginlikler... Tüm bu duyguların yanısıra bir de üstüne belirsizlikler; ekonomik zorluklar, borçlar, kiralar, maaşlar...

 

Tarih bugünleri de yazacak. Dünya olarak bu kritik dönemi nasıl atlattığımız bundan 50 yıl, 100 yıl sonra yazılacak.


Bir hikaye gibi bizden sonraki nesil okuyacak, filmleri çekilecek, ders olarak anlatılacak. Sadece dünya tarihi değil, minik dünyamızda da bugünler anlatılacak. Babaannelerimizin bize anlattığı kıtlık zamanları gibi, bu zamanlar da torunlarımıza anlatılacak...


Peki bugünler nasıl anlatılacak?

Tüm bu sorunlarla ve belirsizlikle baş başayken, hem bireysel olarak hem de dünya olarak bununla nasıl başa çıktığımız anlatılacak ya da çıkamadığımız...

Mücadeleci, soğukkanlı, çözüm üreten, dayanışma içinde olan bir anneanne, bir dede, bir millet olarak mı anlatılacak yoksa panik hâlinde, evhamlı, sorunların üstesinden gelemeyen, bencil, sadece kendini ve aslında kendi için ailesini-milletini- düşünen bir anneanne, bir dede olarak mı anlatılacak. İşte tarih şuan yazılırken bu tamamen bizim elimizde, bizim verdiğimiz kararların elinde...

Bu kritik dönemde, yaşadığımız belirsizliğe rağmen duygu ve düşüncelerimizin farkına varıp, sindirip, analiz ettikten sonra varoluşumuzla ilgili vereceğimiz kararlara bağlı..

"Endişelerimi ve korkularımı kabul edip neler yapabilirim? Nasıl tedbirler alabilirim? Yapabileceğim, elimden gelen neler var? Hem fiziksel hem de ruh sağlığımı nasıl koruyabilirim? Evde geçen zamanımı nasıl daha verimli yapılandırabilirim? Ailem için, komşum için, ilçem için, şehrim için, memleketim için bu şartlara rağmen neler yapabilirim?" sorularına vereceğimiz yanıtlarla hem bireysel hem de dünya tarihini etkileyeceğimizi unutmayalım...


Geçen gün kızım (6 yaşında) bir resim yaptı. Resimde altı tane güneş vardı ve her bir güneşin ışınları birbirleri ile buluşup bir yol oluşturuyordu. Oluşan o yollar çocuklara köprü oluyordu ve çocuklar üstünde oyunlar oynayarak yürüyordu...Kızımın resminde yaptığı gibi ışıklarımızı birleştirir, dayanışma içine girebilirsek oluşan yollarımızdan çocuklarımız geçecek ve tarih bu dayanışmayı, olgunluğu, ileri görüşlülüğü ve çözüm odaklı yaklaşımlarımızı yazacak.


Saygı ve sevgilerimle...


Psikolog/Aile Danışmanı
Meltem Şahiner Öncül

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DUYGU YÖNETİMİ; KAPLUMBAĞA TEKNİĞİ

PSİKOLOJİK OLGUNLUK

EN İYİ YOL BİLDİĞİN YOL MUDUR?