ÇOCUKLUĞUN ÖNEMİ
ÇOCUKLUĞUN ÖNEMİ
EZBERİNİ BOZ,
YETERİNCE İYİ ANNE BABA OL
Kocaman insanlar
olduk hala çocukluğun etkisi altında yaşıyoruz. Ne tuhaf dimi? Çocukluğumuzda
öğrendiğimiz beceriler ya da beceriksizlikler doğrultusunda geçiyor
yetişkinliğimiz.
Çocukken sorun çözme
becerisini geliştirdiysek daha kolay aşıyoruz güçlükleri.
Empati becerisi
geliştirdiysek daha kolay anlıyoruz diğerlerini.
İletişim
becerilerini öğrenebildiysek daha etkili diyaloglar kurabiliyoruz.
Kendimize ve
başkalarına güven duymayı öğrendiysek daha kolay içten ve samimi olabiliyoruz.
Sınırları belli
alanlarımız varsa daha güvende ve güçlü olabiliyoruz.
Özgür ve doğal
çocuğumuza izin verildiyse, daha kolay neşeli olabiliyoruz.
Yani özetle; “Ne
ektiysek onu biçiyoruz”, ama bir sorun var, çocukluk yaşantısındaki deneyimlerimizi biz ekmedik ki? Karakterimizi
biz belirlemedik ki?
Çocukluk
döneminde ki deneyimlerimizin çoğu kontrolümüzün dışında gibidir. Annemizin, babamızın, maddi durumumuzun,
öğretmenimizin, kardeşlerimizin, ağabey ve ablamızın, mahallemizin, komşu
teyzelerimizin, genlerimizin, bedenimizin etkisiyle şekilleniriz. Evet, çocuk
olmamıza rağmen bizim tercihlerimiz ve seçimlerimiz vardır fakat bir çocuk
olarak bunun tüm karakterimizi etkileyebileceğinin idraki yoktur. O yüzden
yetişkinlikte bu deneyimlerin izleriyle yaşlanacağımızdan bihaber yaşarız
çocukluğumuzu. “Çocukluğun Önemi”ni çocukluğumuzda idrak edemedik, artık tren kaçtı mı?
Hayır, treni
yakalayabiliriz. Bu konuda iki yönlü önerim olacak; birincisi treni yakalayacak
biz yetişkinlere, diğeri de başka bir treni yakalamış ebeveynlere yöneliktir.
Birincisi; EZBERİ BOZ. Nasıl geliştik, büyüdük ve
hatta yaşlandık, yani bedensel olarak değiştik ve geliştiysek, kendimizi diğer
sosyal alanlarda da geliştirelim. Gelişim sadece bedensel değildir, ahlaki ve
sosyal gelişim de vardır. Ahlaki gelişimimizin kabaca altı aşaması vardır.
Yapılan araştırmalar göstermektedir ki, aslında on dört yaşında
ulaşabileceğimiz ahlaki gelişimimizin son evresi olan altıncı aşamaya,
yetişkinlerinin çoğunun hala erişemediği yönündedir. İster “Kişisel Gelişim”
diyelim adına, ister “Ahlaki Gelişim”, ister “Farkında Yaşamak” diyelim, ister
“Ezber Bozmak”. İnanın adının hiç önemi yok. Çocukluk döneminin izlerini
taşıyabiliriz bu çok normal fakat sadece onunla yaşamayalım. Fark edelim,
okuyalım, merak edelim, araştıralım, düşünelim ve düşünerek hareket edelim. Tekrar araştıralım, En basiti bu yazıda geçen
ahlak gelişimin altı aşaması ne? Ben neresindeyim? Nasıl gelişebilirim? Bilmediğimiz,
bir şekilde karşımıza çıkan şeyleri aklımız erdiğince öğrenelim. Öğrenip bir
kenara koymayalım, sorgulayalım, irdeleyelim, analiz edelim ve deneyimleyelim.
İkincisi; YETERİNCE İYİ ANNE ve BABA OL. Çocuklarımızı
sadece büyütmeyelim, onları hayata hazırlayalım, beceriler kazandıralım. Hayal
dünyalarını genişletelim. Yeteneklerini keşfetmelerinde rehberlik edelim. Öz
denetim becerilerini, sorun çözme becerilerini geliştirelim. Öz saygılarını
arttırmak için cesaretlendirelim, farklı uyaranlarla, farklı kişi ve çevrelerle
ufuklarını geliştirelim. Onları dinleyelim, anlayalım, sorunları işbirlikçi bir
tutumla çözelim, düşünme ve muhakeme etme, analiz etme yeteneklerini
geliştirelim, sınırlar koyalım, sınırların içinde özgür bırakalım, mizah
duygularını geliştirelim, yeteneklerini keşfetmelerini sağlayalım. Onları
tanıyalım, kendilerini tanımalarında yardımcı olalım. Sorumluluklar verelim,
hayata hazırlayalım. Mücadele etmesi, başarması için sabredelim, bazen de “Boş ver”
diyebilmeyi öğretelim. Koruyup sarmalamayalım, destek olup, özgür bırakalım. Soralım
onlara “Sence nasıl bu sorun çözülür? Sen ne düşünüyorsun? Sen ne
hissediyorsun? Başka türlü nasıl olur? Daha iyi nasıl mümkün?” Nasihat eden
ebeveyn olmaktan vazgeçelim, onların gücünü eline almasına izin verelim.
Sevgi ve
saygılarımla…
Meltem Şahiner Öncül
Psikolog
Yorumlar
Yorum Gönder