KENDİNİ REVİZE ET, GÜNCELLE
KENDİNİ REVİZE ET,
GÜNCELLE…
Alınıyorsanız, küsüyorsanız,
öfkeden deliye dönüyorsanız, istifliyorsanız, tıkanırcasına yemek yiyorsanız, fütursuzca
alışveriş yapıyorsanız bilin ki yedisinde (çocukluk dönemi kastedilmektedir) kalmış
olabilirsiniz.
Bir çocuk düşünelim, üç
yaşında. Babası onun istediği buzlu dondurmayı almadığı için, kendini yerlere
atarak ağlıyor. Sonuç, babası dondurmayı alıyor. Başka bir çocuk düşünelim altı
yaşında, anne ile babası kavga ettiğinde karnı ağrımaya başlıyor ve ağlayarak bu
durumu ebeveynlerine söylüyor. Sonuç, annesi ve babası çocukla ilgilenmeye
başlıyor, ebeveynler barışıyor. Bu iki çocuk
bu olayları bir kere değil, birçok kere yaşıyor. Bu kez bu durumlar karşında
stratejiler, düşünme stilleri geliştirmeye başlıyor. “Ağladığımda babam
almıştı, yine ağlarsam alır.”, “Karnım ağrıdığında barışmışlardı, yine
hastalanırsam barışırlar.” gibi. Yaklaşık yedi yaşından sonra da bu iki çocuk,
geliştirdiği bu stratejileri sürdürmeyi seçiyor. İstediği olmadığında ağlamayı,
içe dönük davranmayı, hastalanmayı, küsmeyi, kolay öfkelenmeyi sürdürüyor. Çocuğun
geliştirdiği stratejiler, geliştirdiği yaştaki bilişsel gelişimine uygundur. Üç ya
da altı yaşındaki bilişsel kapasitesine göre düşünce ve
davranışlar geliştirmiştir. Peki ya
on sekiz, otuz ya da elli iki yaşında hala sorunlar karşısında ağlamayı veya hastalanmayı
sürdürüyorsa? Hala aynı stratejileri uyguluyorsa? Bu durum sizce de
garip değil mi?
Artık üç, altı ya da on iki yaşında değiliz. Niye hala aynı
stilde düşünüyor, aynı strateji ile sorunlarımızla başa çıkmaya çalışıyor, aynı
duygu ile tepki veriyoruz? Kendimizi revize etsek, güncellesek daha iyi olmaz
mı?
Bilgisayar programlarını
örnek alalım. Nasıl akıllı telefonumuzdaki programların neredeyse hepsi, wifi
olan yer buldu mu, kendini güncelleyip duruyor, bizler de alışkanlıklarımızı
bir kenara bırakıp, bilincimizi devreye
sokarak kendimizi güncelleyip durabiliriz. Çok uzun sürmez, bir dakika bilinçli düşünmek kendimizi güncellemek
için yeterli olacaktır.
Ne yapıyorum?
Ne düşünüyorum?
Ne hissediyorum?
Aslında bu durumu değerlendirdiğimde
nasıl yorumluyorum?
Şu ana ne uygun?
Neyi tercih ederim?
Değerlendirdiğimde benim için doğru olan ne?
Bir arkadaşım böyle
yapsa/olsa/düşünse nasıl önerilerde bulunurum?
Bu ve türevi düşünceleri
kendimize sorduğumuz ve sonrasında da eyleme geçtiğimiz an, bilinçli düşünme,
bilinçli eylem aktifleşir. Yani eskiden
indirdiğimiz programı güncellemiş oluruz. Her
andan sonra kendimizi tanıyarak, “Farkında Olma Hali”ni arttırarak kendimizi
keşfederiz. Keşfettikçe kendimize olan ilgi ve merakımız da artar. Define arar
gibi kendimizi aramaya başlarız. Matruşka gibi, bir olayın en temelinde yatan
düşüncelerimizi buluruz ve o düşüncenin kendiliğinden, otomatik olduğunu,
aslında hiç de akılcı olmadığını fark ederiz. Kendimizi güncellemek için, bilinçli
düşüncenin sesini daha da yükseltelim, daha da sık tekrarlayalım.
Bıkmadan, usanmadan her olayda ne düşündüğümüze, ne hissettiğimize bakıp,
gerçekçi-şuurlu düşünceleri kendi kendimize tekrarlayalım. İşte böylelikle
güncellenebiliriz.
Son olarak bizde her duruma uygun atasözü
vardır. “Yedisinde neyse, yetmişinde de odur.” atasözümüz, toplum olarak
kendimizi güncellemediğimizi göstermektedir. Çoğumuz değişime açık, esnek,
kendinin farkında değiliz. Kendini ele almak, onarmak, yenilemek, çoğunlukla
bizlere uzaktır. O yüzden bir randevuya geciktiğimiz gibi, kendimize de gecikip
duruyoruz. Kendimizle vuslatımızın sona ermesi dileğiyle…
Saygı ve sevgilerimle…
Meltem Şahiner Öncül
PSİKOLOG
Yorumlar
Yorum Gönder