İNTERNET BAĞIMLILIĞI

 

İNTERNET BAĞIMLILIĞI

           

Geçtiğimiz ay ülke genelinde elektrik kesintisi yaşandı. Fırınlarımız, bulaşık makinelerimiz, klimalarımız, televizyonlarımız çalışamadı, büyükşehirlerde metrolar durdu ve trafik kitlendi. İşte bu tuhaf kesinti bana bambaşka bir şeyi hatırlattı; internet bağımlılığımızı! Kesinti sebebiyle internete kolay ulaşamadık, telefonlarımızın şarjı hızlıca bitti, telefonlarımızı arabalarımızın içinde hatta jeneratörlü kafelerde şarj ettik. Ulaşılabilirliği kolay ve ucuz, hemen hemen herkesin elinde, cebinde, evinde, işinde, okulunda ve dilinde olan internete erişemedik. Sadece altı saat yokluğuna dayanamadık. Gerildik, meraklandık, sıkıldık, internetsiz boşa zaman geçirdik!

            Aslında internetin geçmişine baktığımızda oldukça yeni; Tim Barnes Lee "WWW" (worldwideweb)'u 1991'de icat etmiş, ülkemizde ise ilk bağlantıyı ÖDTÜ 1994'te yapmış. Bu kadar yeni olan bir şey hızlıca bağımlılığa dönüştüğü için ICD-10 tanı kriterlerinde (Hastalıkların Uluslararası İstatistiksel Sınıflanması) hala yeri yoktur fakat bilim insanları (Joung, 2007) internet bağımlılığını şu şekilde tanımlamaktadır; internetin aşırı kullanma isteğin önüne geçilmemesi, internet olmadan geçirilen zamanın önemini yitirmesi, internet olamadığında aşırı sinirlilik hali ve kişinin iş-okul, sosyal ve ailevi hayatının giderek bozulmasıdır. Bu tanı kriterlerine göre; çoğumuz internet bağımlısıyız.

            İnternet kullanımı, televizyon izlemeye göre daha farklıdır. Çünkü internet kullanıcısı, televizyon izleyicisine göre daha aktiftir. Televizyon izlerken, izleyeceğimiz programı seçebiliriz ama programdaki kişiler ile sohbet edemeyiz. Fakat sanal âlem bambaşkadır! Yıllardır beğenerek televizyondan izlediğimiz bir oyuncuyla, politikacıyla, yazarla, müzisyenle rahatlıkla sohbet edebiliriz. 

Onun gün içinde gittiği yerleri, birlikte olduğu kişileri, okuduğu kitapları, dinlediği müzikleri takip edebiliriz. Hayalini kurduğumuz kişiye yakınız, önceden bize çok uzak olan kişiye artık bir tık kadar yakınız. Bu bir mucize olmalı, sanal da olsa bir mucize! İnternetin sağladığı bir mucize daha vardır, o da kendimizi nasıl sergilediğimizdir. 

Bu kez hayal ettiğimiz bir başkası değil kendimizdir. Hayalini kurduğumuz kendimizi yani "İdeal Benliğimizi" sanal âlemde yaratmamız çok daha kolaydır. 

Gerçek hayatta olamadığımız, yaratamadığımız benliğimizi, internette bir tıkla yaratabiliriz. 

Kendini yaratmak! Böyle bakınca çok büyüleyici değil mi? İşte bu noktada bağımlılık devreye giriyor. Sahip olduğumuz benlik ile olmak istediğimiz ideal benlik arasındaki fark arttıkça internet bağımlılığı da artmaktadır

Yeterince güzel ya da yakışıklı bulmadığımız kendimizi, sanal âlemde manken gibi sergileyebiliriz. Hatta daha zengin, daha kültürlü, daha sosyal, daha mutlu da sergileyebiliriz. Çekingen bir yapımız varsa daha rahat iletişim kurabiliriz. 

Gerçek hayatta bir türlü ulaşamadığımız, açlığını yaşadığımız ideal kimliğimize ulaşabilir, olmak istediğimiz kişiliğimizi sanal âlemde kolaylıkla yaratabiliriz. 

Tanınma ve temas açlığımızı sanal âlemde yoğun bir şekilde doyururuz. 

İşte bu yüzden internet bir kaçıştır, çünkü bizler sosyal hayattaki yetersizliklerimiz ile sürekli burun buruna gelmemek için internete sığınırız. 

Bağımlılık ile sonuçlanan bu kaçış, uzun zaman sonra kısır bir döngü halini alır. Sosyal hayattan iyice uzaklaşırız, kendimizi yeterli ve değerli hissettiğimiz sanal âlemde açlıklarımızı sanal bir şekilde doyururuz. 

Aslında bu doyum sahtedir, içten içe bunun farkındayızdır fakat sanal dahi olsa hissettiğimiz bu yeterlilik duygusundan vazgeçemeyiz, internet kullanımını kontrol edemeyiz ve internetin müptelası oluruz.

                        Modern çağın gerekliliği olan internet, birçok alanda hayatımızı kolaylaştırmaktadır, bir tıkla dünya elimizin altındadır. İnternetin nimetlerinden faydalanalım fakat kontrolsüzce internet kullanımının da bağımlılık olduğunu, bir kaçış olduğunu kabul edelim. Kaçarak sorunlarımızı çözemeyiz. Bağımlılığımızla yüzleşelim, altta yatan sorunları fark edelim ve ana sorunlara çözüm yolları arayalım. İnternet bağımlılığından kendi başımıza kurtulamıyorsak psikiyatrik destek alalım.

 

Sevgilerimle...                                                                                              

                                                                                                         

                                                                                                                                 PSİKOLOG

                                                                                                                      Meltem Şahiner Öncül

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DUYGU YÖNETİMİ; KAPLUMBAĞA TEKNİĞİ

PSİKOLOJİK OLGUNLUK

EN İYİ YOL BİLDİĞİN YOL MUDUR?