AFFETMEK & ARDINDA BIRAKMAK
“Sana bir sır
vereceğim, sakın kimseye söyleme!
Affetmek, ömrü
uzatıyormuş!”.
Bir olayı ya da
kişiyi affetmemek; kişinin üzerinde psikolojik bir gerilim oluşturur, stres
düzeyini etkiler. Kortizol hormonunun seviyesi artar, kaslar gerginleşir. Hem
psikolojik hem de fiziksel gerilim artar. Bu gerilim, kan basıncının artmasına,
kalp hastalıklarına, hipertansiyona, şeker hastalıklarına neden olabilir.
Yaşadığımız bir olayı, bir kişiyi ya da kendimizi affetmek ise, kişinin hem
fiziksel hem de psikolojik gerginliğini azaltır, kişinin rahatlamasına, iç
huzur sağlamasına, kendine güvenmesine neden olabilir.
Affetmek nedir?
Affetmek, hak
etmediği bir acıya maruz kalmaktan dolayı acı çeken kimsenin olaya sebep olan kişiye
karşı cezalandırma ya da intikam alma duygusundan vazgeçerek, o kişiye merhamet
etmesi olarak tanımlanmaktadır. Literatürde affetme ile ilgili birçok alanda
farklı farklı araştırmalar vardır. Psikolojide, pozitif psikolojide, sosyal
psikolojide, felsefede ve dinde affetme konusu ile ilgili araştırmalar gün
geçtikçe arttığı görülmektedir. Bu araştırmalarda affetme süreci farklı
şekillerde değerlendirilmektedir ve sadece "affediyorum" sözünden
ibaret değildir, olumsuz duyguların olumlu duygularla (bağışlanma, merhamet
vb.) dönüşebilme halidir. Affetme gerçekleştikten sonra kişi bağışladığı kişi
ile uzlaşmaya gidebilir ya da uzlaşmak istemeyebilir.
Nasıl Affedebilirim?
Affetme süreci
ile ilgili birçok model vardır, Worthington’un, ‘‘Reach’’ adını verdiği affetme
süreci modeline göre, bir kişi ya da bir olayı affetmek için;
1.
adım:
Kişinin acı veren yaşadığı kötü olayı, zihninde tekrar canlandırması istenir.
2.
adım:
Suçlunun hatırlanması ve o kişinin bunu neden yapmış olabileceğini düşünülmesi
istenir. Yani size acı veren kişi ile empati kurulması istenir.
3.
adım:
Affetmeye yeni bir bakış açısı geliştirmektir. Affetmek kendimize verdiğimiz
bir hediyedir (Zihinsel düzenleme).
4.
adım:
Kişinin affetmek için kendine söz vermesi istenir.
5.
adım:
Affeden kişiden affetmeyi sürdürmesi istenir. Affedenin intikam düşüncesinden
ve kendine acıma bakış açısından vazgeçmesi istenir. Vazgeçmenin affedenin
kendi sağlığı için daha iyi olduğunu anlaması ve bunu her negatif duygu
hissettiğinde zihinsel olarak tekrarlaması istenir.
Affedemiyorsan
Ardında Bırak!
Affetme;
yaşanılan olayı tamamen unutma, hak verme, maruz kalınan davranışı doğru bulma durumu
değildir. Nefretten ve öç alma duygusundan vazgeçmek esastır. Hata yine
hatadır, yanlış yine yanlıştır, suç yine suçtur. Öç almayı ve nefret etmeyi
besleyen düşüncelerden bir vazgeçiştir aslında. Düşüncelerimizde ve ona yol
açan duygu ve davranışlarımızda seçtiğimiz bir yoldur; düşüncelerimizi
düzenleyip, kendimize hasar veren eleştirel ve yıkıcı düşüncüleri ardında
bırakmayı seçen bir yoldur. Ağır bir yük gibi taşıyıp yorulduğumuz duygu ve
düşünceleri ardımızda bırakmayı tercih etmektir. Affetmekte, iyiyi ve sevgiyi
hissetmek önerilir fakat her durumda bunu yapmak anlamsızlaşabilir. Bazı
durumlarda affedemiyorsak sadece ardımızda bırakmak daha gerçekçidir...
Son olarak ,
“Aptallar, ne unutur ne affeder; saflar unutur ve affeder; akıllılar ise
affeder ama unutmaz.” demiş Thomas Szas.
Sevgi
ve saygılarımla…
Psikolog/Meltem Şahiner Öncül
Yorumlar
Yorum Gönder