Filmlere Konu Olan Akıl Almaz Araştırmalar
Filmlere Konu
Olan Akıl Almaz Araştırmalar
Bilim camiası
neler konuşuyor neler? “Yok artık daha neler!!!” dediğimiz ya da “Iyyy, çok
pis,” diyebileceğimiz bir çok şeyi inceliyor ve araştırıyor. Örneğin; Fekal
mikrobiyal transplantasyon diye bir yöntem, siz daha önce rast geldiniz mi
bilmiyorum ama ben ilk kez karşılaştım. Fekal mikrobiyal transplantasyon; dışkı
nakli demekmiş. Bir tedavi olarak uygulanmaya başlanmış bu yöntem ilk kez 1958
yılında araştırılmaya başlanmış. Fakat son yıllarda bir tedavi yöntemi olarak
yapılan araştırmalar artmış. Dışkı nakli; sağlıklı bir dönorün dışkısının,
sağlıklı olmayan hastanın bağırsağına transfer edilme durumuymuş. Sağlıklı
dışkı dönürleri için dünyada 5 tane saklama bankası kurulmuş bile. Daha çok
sindirim sistemi hastalıklarının tedavisinde kullanılmaya başlanmış olmasına
rağmen, Ruh sağlığı hastalıklarından tutun Otizm bozukluğuna kadar pek çok
alanda tedavi edici özelliklerinin olduğu araştırılmaktaymış.
Dışkı naklinden
başka “Kafa nakli” de araştırılıyor. Evet, yanlış duymadınız, “Kafa Nakli”. Profesör
Canavero, ilk kafa naklini geçtiğimiz ay maymunlar üzerinde gerçekleştirmiş. Kafa
naklinin olması için yeni ölen bir canlı ve nakil yapılacak canlının kafası
gerekiyor. Kesik kafa vücuda, omurilik, damarlar ve sinirlerin cerrahi işlemleri
neticesinde tam olarak oturtuluyor ve sonrasında kafa başka bir bedende
hayatına devam ediyor. Ve bu araştırmalar ilerleyen zamanlarda insanlar
üzerinde de gelişecek. Maymunlardan sonra insanlarda da “denenen” (hali hazırda
gönüllüler varmış) “Kafa Nakil”leri oluşacak…
Dışkı ve kafa
naklinden sonra daha iç açıcı bir konu, kara delikler. Bilim insanları kara
delikleri de araştırıyor ve kara deliklerden dünyaya benzer galaksiler,
gezegenler bulma arayışında. Gökbilimcilere göre, küçük kara deliklerden 60
tane var fakat gökbilimci Tomoharu Oka’ya göre, galaksimizde büyük bir kara
delik var; 1.3 trilyon kilometreyi aşan bir kara delik. Daha da ötesi bir gün
bu kara deliklerin “öbür ucunda” yaşanılabilir daha güzel bir dünya arayışındalar…
Bir astrofizikçi
ya da gökbilimci, gastroentrolog ya da beyin cerrahı değilim. Bu
araştırmalardan bahsetmemim amacı; bilim büyük değişikliklere imza atarken, biz
insanların insanlığımıza nasıl yön vereceğimizdir?
Bizler günlük
hayatımıza devam ederken bilim insanları akıl almaz konular araştırıyor. Ve belki
de, bi elli yıl sonra bunlar bizim hayatımızın günlük bir parçası haline
dönüşecek.
Filmlere konu olan akıl almaz olaylar
bir bir gerçek olurken bizler nasıl yol almalıyız? Bir yandan kafa nakli, bir
yandan yapay zekâ, bir yandan gen klonlaması derken insanlık olarak nereye
gideceğiz, kendi küçük hayatımızda kendimize nasıl yön vereceğiz?
Bilgiyi edinmek
artık çok kolay, önemli olan bilgiyi hayata geçirebilmekte, uygulayabilmekte,
diye daha önce belirtmiştim. Şimdi insanlığın bu yol ayrımında bir şeyi daha hatırlatmak
istiyorum; bilgiyi sevgi ile
birleştirelim, bilgiyi yapıcı bir şekilde hayata geçirelim. İnsanlığı
geliştirecek olan, sevgi ve bilginin harmanlanması, bilge olabilmemizdir. Tüm
bu gelişmeleri okumak aslında beni endişelendiriyor. Çünkü; Einstein atomu
parçaladığında bunun atom bombasına dönüşeceğini bilseydi bu icadı
gerçekleştirir miydi? Sanmıyorum…
Çağımızın
ihtiyacı olan şey aslında bu. Bilgi, vahşete de dönüşebilir, o yüzden kendi
küçük dünyamızda bile olsa yapıcı olalım. 2018’in tüm insanlığa bilgelik yılı
olması dileğiyle.
Saygı ve sevgilerimle… Psikolog/Meltem ŞAHİNER ÖNCÜL
Yorumlar
Yorum Gönder