BİLİNÇLİ OL

                                                                         BİLİNÇLİ OL

Bilgili olmak yetmez, hayata geçirmek, bilge olmak gerekir.

Kalbimiz nasıl da durmadan çarpıyor dimi? Bazen hızlansa da bazen yavaşlasa da, hızı zaman zaman değişse de durmadan çarpıyor. Dolaşım sistemimiz, boşaltım sistemimiz, bağışıklık sistemimiz, organlarımız durmadan çalışıyor. Ve tabi ki beynimizde durmadan çalışıyor. Hareketlerimizi, sistemlerimizi, organlarımızı, hormonlarımızı yönetiyor. Aynı zamanda da düşüncelerde durmadan beynimizden akıp gidiyor. Bazen eskiler, bazen an, bazen gelecek, bazen öğrendiklerimiz, bazen ezberlediklerimiz aklımızdan geçip gidiyor. Tıpkı kalbimiz nasıl çarpıp duruyorsa, beynimizden de düşünceler öyle akıp gidiyor.

Kendi içimizden akıp giden bu düşüncelere İÇ SES diyoruz. Bazen bu iç sesimiz bir diyalog gibi oluyor karşılıklı atışıyoruz, bazense bir monolog gibi tekrarlayıp duruyoruz. Bazen bir sohbet tadında bazense büyük bir tartışma kopuyor.  Ama gerçek şu ki, iç sesimiz çoğu zaman kendiliğinden ortaya çıkıyor, kalbimizin kendiliğinden çarpması gibi zihnimizde kendiliğinden düşünüyor.

Bizler artık istiyoruz ki düşünceler hep kendiliğinden akıp gitmesin, bilinçli düşüncelerde olsun. Kendiliğinden düşünceler akıp gidebilir, bu normal bir durum. Fakat bunun yanı sıra bilinçli düşüncelerde olsun. İç sesimizde kontrol artsın. Akılcı ve bilinçli düşüncelerin volümü artsın. Yani daha yüksek sesle, bağırarak konuşsun.

“Bilinçli o!” deriz birbirimize. Neden “Bilgili ol, düşünceli ol” demeyiz de, bilinçli ol deriz? Çünkü bilgi öğrenilen bir şeydir, herkes bilgiyi edinebilir. Hele günümüzde bilgiyi edinmek çok kolaydır, videolar, siteler, kitaplar, dergiler, istediğimiz her bilgiye kolaylıkla erişebiliriz. Ama bilgili olmak yetmez, hayata geçirmek, bilge olmak gerekir. Bilinçli olma hali; bilginin farkında bir şekilde izlenme durumudur.  Kendinin ve çevrenin idrakinde olduğun bir durumdur. Kontrol sendedir. Kontrolsüzce ya da kendiliğinden olan bir iç ses değildir. Kontrollü, çabalayarak oluşandır, uyanık- ayık-şuurlu olma halidir. İnsana özgü olandır.

Hepimiz aslında akılcı düşünme biçimine yani bilinçli olma durumuna sahibiz. Sadece ses yoğunluğu düşük, sıklığı az. Zaman zaman ortaya çıkan kısık, cılız bir ses gibi olduğundan dinlenmeye değer bulmuyoruz.

Yapılacak şey; kendiliğinden olan iç sesimizi yani otomatik düşüncelerimizi durdurmaya çalışmak değil, onun sesini kısalım yeter. Onun yerine akılcı sesimizi, bilinçli olma halimizi arttıralım.

Peki, bunu nasıl yapacağız?

Kendimizi tanıyarak. Yaşadığımız büyük küçük her olayda kendimize dönüp dönüp bakarak bunu başarabiliriz. Yaşadığımız olaylar ve verdiğimiz duygusal ya da davranışsal tepkiler, bize bizim hakkımızda bilgi veriyor. Bir olay yaşadıktan sonra ne hissediyoruz? Ne düşünüyoruz? Kendimize soracağız. Her olaydan sonra kendimizi tanımak, farkında olma halini arttırmak için kendimizi keşfedeceğiz. Keşfettikçe kendimize olan ilgi ve merakımız artacak. Define arar gibi kendimizi arayacağız. Ne düşünüyorum? Ne hissediyorum? Sürekli sürekli bunları bulup gün yüzüne çıkartacağız ve sonra parçaları birleştireceğiz. 

Matruşka gibi, bir olayın en temelinde yatan düşüncelerimizi bulacağız ve o düşüncenin kendiliğinden, otomatik olduğunu aslında hiç de akılcı olmadığını fark edeceğiz. Bilinçli düşündüğümüzde o düşünceden çok farklı düşündüğümüzü göreceğiz ve bu bilinçli düşüncenin sesini daha da yükselteceğiz, daha da sık tekrarlayacağız. Bıkmadan usanmadan her olayda ne düşüncüğümüze, ne hissettiğimize bakıp, gerçekçi-şuurlu düşünceleri kendi kendimize tekrarlayacağız.

Biz de bir söz vardır; “Kendi kendine konuşana deli derler.”. Korkmayın “Deli” olmaktan. Zaten sürekli kendi kendimize konuştuğumuza göre deliymişiz o zaman, bari bilinçli deli olalım.

Saygı ve sevgilerimle…                                                      PSİKOLOG / Meltem Şahiner Öncül

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DUYGU YÖNETİMİ; KAPLUMBAĞA TEKNİĞİ

PSİKOLOJİK OLGUNLUK

EN İYİ YOL BİLDİĞİN YOL MUDUR?