DÖNÜŞÜM
Hayatınızda
çıkmazda olduğunuzu hissettiğiniz ne varsa DÖNÜŞTÜRÜN
Geçen gün bir rüya gördüm. Sizlerle rüyamı kısaca paylaşmak istiyorum çünkü bu yazının konusunu rüyama yaptığım yorumum sebep oldu. Rüyam şöyleydi; Orta yaşlarda eski bir kadın danışanım iş bulma sorununu çaresizlik içinde benimle paylaşıyordu. Bende rüyamda ona şöyle söylüyordum. "İş bulmakta ne var Allah aşkına? Yoğurt mayalamayı da mı bilmiyorsun sanki? Git Altınova'daki bir çiftlikten her gün süt al, bir güzel onları mayala. Buradaki otellere, restoranlara mayaladığın ev yapımı yoğurdunu sat. İnsanlar artık doğal şeyler yemeyi seçiyor." dedim. Kadın düşündü. "Haklısınız aslında. Sadece yoğurt değil, mezelerde yapıp satabilirim." dedi ve rüyamdan uyandım. Ertesi gün sordum kendime "Ne ifade ediyor bu rüya sana?" diye. Tabi bir çok yorum yapılabilirdi ama bir yorumum beni can evimden vurdu; "Sütün mayalanıp yoğurt olması gibi sen de, hayatında çıkmazda olduğunu hissettiğin ne varsa dönüştür." dedim kendi kendime.
Evet, rüyam
dönüştürmeyi düşündürttü bana. Önce geri
dönüşüm geldi aklıma, attığım plastikler, tüketici çılgınlığına maruz
kalışlarımla sorgusuzca alışlarım. Sonra tükettiğim boş ve anlamsız zamanları
fark ettim. Kendi hayatımda düzenini bozamadığım bir çok şeyi sorguladım. Fark edebildiğim
ezberlerimi gözden geçirdim. Beni
yoran duygu ve düşüncelerime bir göz attım. Sonra sordum kendime; "Peki, nasıl
dönüştürebilirim?" diye. Düşünce-duygu dönüşümünü neredeyse her zaman
kendi içimde ve dışımda vurguladığımı fark ettim. Bu bir meslek alışkanlığıydı, duygu ve
düşüncelerin önemi, akılcı-gerçekçi düşünce, zihinsel düzenleme becerisi falan.
Daha önceki yazımlarımda yer alan şeyleri tabi ki kendimde de ziyadesiyle
uyguluyordum ama atladığım bir şey vardı; bedenim ve davranışlarım gibi. Soyut dönüştürmelerime somut olanı da
eklemeye karar verdim.
Davranışlarımı
da dönüştürmeyi seçtim. Çocuklarımla geçirmeye özendiğim kaliteli zaman gibi
kendimle de kaliteli zaman geçirmeyi seçtim. Daha sık aynaya baktım, gözlerimin
ta içine baktım. En derin gülümsememle kendime güldüm. Kendime de sevgi
sözcüklerimi söyledim. Her gün en farkındalığımla yürüdüm. Yani derin derin
nefesler alarak yürüdüm. Aldığım nefesi burun deliklerimden ayak parmağıma
kadar hissederek yürüdüm. Aklımdan bir saat sonrasının planını yapmadan
yürüdüm. Adımlarımı hissederek, havanın yüzüme çarpışını hissederek,
parmaklarımı, kollarımı, tırnaklarımı bile hissederek yürüdüm. Her gün dik bir oturuş için bedenimi izledim,
bedenimde gerdiğim kaslarımı gevşettim. Daha çok sıvı şeyler tükettim, daha çok
kitap okudum, daha çok müzik dinledim, daha çok dostlarımla sohbet ettim. Daha
az alışveriş yaptım, daha az plastik tükettim, daha az paketli gıdalar yedim, daha
az zamanı boşa harcadım.
Yani bu kez
sadece düşüncelerimi ya da duygularımı değil ezbere yaptığım davranışlarımı da
fark ederek dönüştürmeye başladım. Fark ettiğim ezbere davranışlarımı, bilinçli
olarak neyi tercih ediyorsam onlara dönüştürmeyi seçtim.
Tabi hiç bir
şeyin olmadığı gibi dönüşümün de sonu olmadığını fark ettim. Güneş enerjisini
elektrik enerjisine, mavi kapakları tekerlekli sandalyeye, kızgınlığı mizaha,
bir şalı kostüme, bir tohumu ormana, kumu cama, atık sakızları ayakkabıya,
çiçek özlerini bala dönüştürmek gibi sonu yoktu.
Yorumlar
Yorum Gönder