FARKINDALIK ve BEYİN
FARKINDALIK ve BEYİN
Vücudumuz akıl almaz bir şuurla çalışıyor.
Boşaltım, dolaşım, sindirim ve sinir sistemlerimiz, organlarımız, hücrelerimiz,
kemiklerimiz, dokularımız… Hepsi milyonlarca yılın öğrenilmişliğini ve
bilgisini hafızasında saklayan birer şuurluluk tescilidir. Beyin ise; hala
sırları tam olarak çözülememiş eşsiz hızlı işlemciye ve sınırsız saklama
deposuna sahip bir organımızdır. Okuyacağınız bu yazıda; kabaca beynin
bölümlerinden, prefrontal korteksten ve bilinçli düşünme ile ilişkisinden bahsedilecektir.
Amerikalı doktor ve nörobilimci Paul D.
MacLean’in geliştirdiği “Triune Beyin
Modeli’ne” (Üçlü Model) göre; beynimiz arkadan öne doğru milyarca yıl
içinde evrilmiş bir organımızdır. Kabaca üç bölüme ayrılmaktadır; sürüngen,
memeli ve insan beyin.
1. Sürüngen
Beyin: Omurilikten devam eden beynimizin
ilk basamağıdır. Temel yaşamsal fonksiyonlarımızı yürütür; sistemler (dolaşım,
boşaltım, sindirim vb.), organlar, hareket, hayatta kalma gibi…
2. Memeli
Beyin: Beynimizin ikinci
basamağıdır; limbik sistemi de kapsayan duygularımızın, ödül-ceza
mekanizmamızın, iletişim ihtiyacının yürütüldüğü bölgedir. Annelik, babalık
duyguları, alışkanlıklar, bağımlılıklar bu bölgenin aktivasyonu ile
ilişkilendirilebilir.
3. İnsan
Beyin: Frontal korteks olarak isimlendirilir;
biyoloji dersinde de gördüğümüz, bağırsak gibi sarmal sarmal olan beynimizin en
üst şapkasıdır. Düşünme, muhakeme etme, bellek, dikkat-konsanrasyon gibi üst
bilişsel becerilerin yürütüldüğü bölgemizdir. Frontal korteks sağ ve sol lob
olarak ayrılmanın yanı sıra frontol korteksin ön kısmı olarak da bilinen “Prefrontal
Korteks” olarak da ayrışır.
-
Prefrontal korteks; alın bölgemizde yer
alan, düşünce ve davranışlarımızı yönlendirmek, amacına uygun davranmak,
uyaranları ayıklamak, kararlar vermek, değerlendirme yapmak, anlam vermek ile
ilgili bölümüdür. Özetle beynimizin idari bölümüdür, farkındalıkla ilişkilidir.
Analitik düşündüğümüz, muhakeme ettiğimiz ve objektif olabildiğimiz,
dikkatimizi farkında bir şekilde yönetebildiğimiz zamanlarda aktiftir.
Prefrontal korteksin aktifliğine niye ihtiyaç
duyalım?
“Biliyorum
ama elimden gelmiyor,” , ”Yapamıyorum.” , “Aynı şeyleri yaşıyorum.”, “Vazgeçemiyorum.” gibi ifadeleri daha az kullanmak, “İnsanlık” vasıflarımızı arttırmak için.
Bu zamana kadar beynimizde çoğunlukla kullandığımız yollar -ki çoğu
atalarımızdan aktarılan yaşamsal döngülerdir- otomatik pilotlarımızdır yani
sürüngen, memeli beyinlerimizdir ya da erken çocukluk döneminde oluşup
kemikleşmiş düşünce yolaklarımızdır; ezbere, kendiliğinden, alıştığımız gibi davrandığımız
anlardır.
Verdiğimiz
çok küçük kararlarda bile (Bu eşyayı alayım mı?), bilinçli düşünme haline
kendimizi sevk edersek, yani “otomatik” değil de, “manuel” olarak yol alırsak,
beynimizde prefrontal korteksin aktivasyonu artacaktır. Aktivasyon arttıkça bu alan
eskiye göre daha çok kullanılacaktır. Bu bölge daha çok kullanıldıkça bilinçli
kararlarımız artacaktır. Tabi burada duyguları da ihmal etmemek gerekir.
Bilinçli değerlendirme duyguları hiçe sayan sadece akılcı olmak demek değildir.
Prefrontal korteksin duygu ile ilgili uyaranları izleme ve değerlendirmede de
aktif olduğunu gösteren araştırmalar vardır.
Sürüngen ve memeli beynimize şükran
doluyuz. Onlar olmasa hayatta kalamazdık fakat hayatımızla ilgili aldığımız birçok
kararda (beslenme, satın alma, ebeveyn tutumları vb.) onların hâkimiyetine bir
dur demenin zamanı geldi de geçiyor bile. Duygularımızı ve dürtülerimizi
tanıyıp şefkatle kabul ettikten sonra, prefrontal korteksin varlığını da
kendimize hatırlatmaya, prefrontal korteksi hayatımızın direksiyonuna geçirmeye,
sürüngen ve memeli beyinlerimizin de emniyet kemerlerini bağlayıp arka koltukta
güvenle oturtmaya, deli gibi okumaya, araştırmaya, incelemeye, hem kendimizi
hem de çevremizi gözlemlemeye ne dersiniz? 2020 yılı için kendinize
verebileceğiniz daha güzel bir armağan bilmiyorum…
Yorumlar
Yorum Gönder