SAYGI
SAYGI
Bu
ay sizlere çok temel bir değer olan “Saygı” kavramından kısaca bahsetmek
istiyorum. Gelin beraber saygı kavramını inceleyelim ve sorgulayalım.
Türk
Dil Kurumu’na göre saygı; değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı
dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya
sebep olan sevgi duygusudur, hürmet ve ihtiramdır.
Tanımdan
da anlaşılacağı üzere saygı; değerli, yararlı gördüğümüz her hangi bir şeye
karşı gösterilen özenli davranışlardır. Saygı duyulabileceğimiz şeyler bazen
bir yazarın yazdığı ödüllü bir kitap ya da bir çocuğun çizdiği çöp adamlı bir
resim olabileceği gibi, yaşlı bir kişi, bir çocuk, bir bebek veya kendimiz de
olabilir.
Bizim
kültürümüzde saygı kavramının içi boşaltılıp farklı özlerle doldurulmuştur. Bizler
“Büyüklere saygı, küçüklere sevgi.” mottosu iliklerimize işletilmiş
nesillerizdir. O yüzden saygı deyince ilk önce akıllarımıza büyükler, yaşlılar
gelir. Sonra da büyüklerin yanında bacak bacak üstüne atmamak, yan gelip
yatmamak, sigara içmemek gibi bir takım davranışlar gelir. Bacak bacak üstüne
atmayarak saygı gösterdiğimizi zannedip rahatlarız. Bu rahatlıkla yalan söylemeyi,
kandırmayı, küçümsemeyi, arkasından konuşmayı, yok saymayı saygısızlık olarak
değerlendirmeyebiliriz. Hâlbuki yeni doğmuş bir bebeğin ağlamasına, dürüstçe
hakkını savunan bir gence, bir çocuğun yırtılmış kâğıdına duyulan saygı da
oldukça değerlidir. O yüzden 2022 yılına girdiğimiz bu ay saygıyı derinlemesine
anlamak ve yaşam felsefemiz haline getirebilmek en büyük temennimdir.
Saygı
duymanın içinde, anlayış ve şefkat yer alır. Farklılıkları kabul edebilmenin
verdiği bir esneklik ve bu esnekliğin getirdiği özgürlük ve güven vardır.
Saygı
duymak demek, diğerinin en temel hakkı olan var olma hakkını ona verebilmek
demektedir. “Evet, sen benden farklı
olabilirsin, sen de özgünsün ve ben, senin bu özgünlüğünü kabul ediyorum.”
diyebilmektedir.
Saygı
duymak “Bunu nasıl düşünür, bunu nasıl yapar?” sanrısından çıkmamızı kolaylaştırır.
Karşımızdaki kişinin kendi bakış açısına göre “Düşünme Özgürlüğü”nün olduğunu
kabul edebilmemiz demektedir.
Saygı
duymak, “Herkes istediği kararları olmakta özgürdür.” düşüncesini benimsemektir.
Bu benimseyişiz yargılamamayı beraberinde getirir. Bizim kültürümüzde bulaşıcı
bir hastalık olan yargılama kültüründen bizi kurtarır.
Karşımızdakini
anlamaya çabalamak kendi yargılarımızdan sıyrılmakla mümkündür ve bu durum
büyük bir meziyettir, dile kolay uygulaması zordur ama özgürleştirir.
Böylelikle karşımızdakinin duygularını, düşüncelerini, davranışlarını ya da
yaşamını küçümsemeyiz. Örneğin, ilkokula giden bir kız çocuğu düşünelim.
Arkadaşına yeni yıl kartı hazırlıyor. Özene bezene, yazacağı her satırı iki üç
kez düşünerek, çizdiği kardan adamı birkaç kez çizerek hazırladığı bu kart
yanlışla yırtılıyor. O kız çocuğu için bu kadar değerli olan kart yırtılınca
başlıyor ağlamaya. Kızını-torununu-yeğenini-komşusunu anlayan, onun için
değerli olan şeye saygı duyan yetişkin, çocuğun arkadaşına hazırladığı bir “kâğıt
parçasının” o an, onun için ne kadar değerli olduğunu görebilir ve bu yılbaşı
kartının yırtılmasına ağlayan kıza “Ne var bunda bu kadar ağlayacak!” demez. Kâğıda
verdiği değeri kabul eder, üzüntüsünü anlamak için çabalar. Çözüm üretebilir ya
da üretmez bu başka bir meseledir. O “kâğıt parçasının”, o kız çocuğu için ne
kadar değerli olduğunu anlayabilmesiyle alakalıdır saygı. Böylelikle saygı
duyan kişi, o kâğıda da değer verir ve özenir. “Altı üstü bir kâğıt!” demez.
Anlamak, küçümsememek, belki sessizce çocuğun yanında oturmak, o kâğıt
parçasına ve çocuğa gösterdiği büyük bir saygıdır.
Saygı
duymak, büyük küçük demeden kendi yargılarımızdan sıyrılarak karşımızdakini
anlamaya çabalamaktır, özenmektir, hürmettir. Burada sayın hocamız
Psikoterapist Engin Geçtan’ın sözünü anmak istiyorum: “Bir insanı sevmek, onun
gerçeklerini anlamaya çalışmayı da içerir.”.
Saygı
dolu bir yıl diliyorum.
Sevgi
ve saygılarımla…
Psikolog
Meltem Şahiner
Ayvalık Devlet Hastanesi
Yorumlar
Yorum Gönder